Ekonomik kriz, tüm ekonominin bir gerileme yaşadığı zamandır. Bu, spekülatif balonlar, para biriminin değer kaybetmesi veya egemen bir temerrütten kaynaklanabilir. Bu yazıda, bu tür krizlerin bazı nedenlerini tartışacağız. Umarım bu, bu tür bir gerilemenin ekonomimiz üzerindeki etkilerini ve bundan nasıl kaçınabileceğinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Ekonomik kriz, tüm ekonominin gerilemesidir.
Durgunluk, ekonomik aktivitenin yavaşladığı veya hatta tamamen durduğu bir dönemdir. Harcamalarda bir düşüş ile işaretlenir ve genellikle birkaç çeyrek sürer. Durgunluklar bir ekonominin büyümesini engeller ve çeşitli nedenleri vardır. Bir durgunluk sırasında işsizlik, tüketici harcamaları ve emlak fiyatları gibi ekonomik göstergeler düşer. Bu eğilime karşı koymak için, ekonomiler genellikle para politikasını gevşetir ve ekonomiyi istikrara kavuşturmak için para arzını artırır.
Geçmişteki durgunluklar, finansal piyasalardaki sorunlarla bağlantılıydı. Kredinin hızlı genişlemesi, genellikle hızlı bir borç birikimi ile çakıştı. Aşırı genişleyen şirketler ve haneler, yatırımları ve ekonomik faaliyetleri azaltarak durgunluğa neden oldu. Kredi patlaması sırasındaki bir durgunluk, normal bir durgunluktan daha maliyetlidir. Ayrıca, özellikle güçlü ihracat endüstrilerine sahip ülkelerde dış talepteki düşüşten de kaynaklanabilir.
Spekülatif bir balonun neden olduğu
Spekülatif balon, bir varlığın aşırı şişirilmiş fiyatıdır. Bu mantıksız davranış genellikle uzun bir süre devam eder. Spekülatif bir balon, finansal bir krizin habercisidir. Spekülatif balonlar birçok farklı varlık sınıfında ortaya çıkabilir ve yıllar boyunca birçok ülke için bir kargaşa kaynağı olmuştur. Bir örnek, 1970’lerde ve 1980’lerde meydana gelen konut balonudur. Diğer spekülatif balon türleri, tüketici ve işletme kredisi miktarında hızlı bir artışa işaret eden bir kredi balonunu içerir.
Spekülatif bir balonu tanımlamak için, oluşumuna ve söz konusu varlığın özelliklerine bakmanız gerekir. Spekülatif bir balon, düşük faiz oranları ve yeni teknolojilerin tanıtılması dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Ayrıca medya hype ve kitle spekülasyon tarafından tetiklenebilir.
Para biriminin değer kaybetmesinden kaynaklanır
Para biriminin değer kaybetmesi, ekonomik krizin en yaygın nedenlerinden biridir. Tipik olarak, bir para biriminin değeri kısa bir süre içinde önemli ölçüde düştüğünde ortaya çıkar. Bu, bir ülkenin para otoritesini para birimini istikrara kavuşturmak için piyasaya müdahale etmeye zorlayan yabancı rezervlerde bir düşüşe neden olur. Bu tür bir kriz, bir para birimi çöküşünden daha az yıkıcı olsa da, yine de bir ekonomide önemli bir kargaşaya neden olabilir.
Para biriminin değer kaybetmesi de temerrüde yol açabilir ve bu da bir bankacılık krizini tetikleyebilir. Esasen, para biriminin değer kaybetmesi, bir ülkenin dış borcunu artırır ve borçluların geri ödemesini zorlaştırır. Örneğin, bir ülkenin rupiahı 14 kat değer kaybederse, borçluları onu geri ödeyemeyebilir.
Egemen bir temerrütten kaynaklanır
Egemen temerrüt, bir ülkenin borç yükümlülüklerini yerine getirememesi durumudur. Bu, devletin alacaklılara karşı mali yükümlülüklerini terk etmeye karar vererek hem anapara hem de faiz ödemelerini azalttığı bir iflas şeklidir. Bu, kreditörler nezdinde itibarını kredi haberleri zedelediği ve sermaye piyasalarına erişimini sınırladığı için ülke için kötüdür. Ayrıca yabancı borç verenlerin ülkeye savaş ilan etmesine de yol açabilir.
IMF, bir ülkenin borcunu yeniden yapılandırmasına ve egemen temerrüde düşmemesine yardımcı olan hayati bir oyuncudur. Bununla birlikte, yalnızca hükümet yolsuzluğu azaltacak, vergi alımını artıracak ve en kazançlı ekonomik sektörleri kamulaştıracak reformları uygulamayı kabul ederse, ülkelere borç para verir. Örneğin Yunanistan, Mayıs 2010’da IMF ile bir kurtarma anlaşması imzaladı. Ayrıca, devlet temerrüdünden kaçınan ülkeler ticaret açıklarını fazlaya dönüştürdü.
Sanayi alt sektörlerini etkiliyor
Bir ekonomik krizin belirli sanayi alt sektörleri üzerindeki etkisi, firma türüne ve krizin uzunluğuna bağlı olarak değişir. Örneğin, bir kriz 6 ay sürdüğünde restoranlar daha fazla zarar görürken, turizm ve konaklama firmalarının hayatta kalma oranı biraz daha yüksektir. Finans ve gayrimenkul gibi diğer sektörler daha iyi ücret alıyor.
Ancak, krizin bireysel şirketler üzerindeki etkisini değerlendirmek çok daha zordur. Örneğin, Orta Atlantik bölgesinde, firmaların %54’ü kapandı ve işlerin %47’si kaybedildi. Bu sayı büyük olmakla birlikte, yalnızca kapanan işyerlerini hesaba katar ve açık kalan firmalar veya daha büyük firmalar tarafından istihdam edilen işçiler arasındaki iş kayıplarını hesaba katmaz. Bu nedenle, bir endüstrinin iş piyasası üzerindeki etkisinin tam boyutu aylarca net olmayacaktır.